top of page

Öğrenci evleri ve yaşam mücadelesi

  • ctt
  • 10 Haz
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 12 Haz

Kimine göre hayallerin şehri, kimine göreyse ağır bir yaşam mücadelesinin adresi, İstanbul. Özellikle üniversite eğitimi için farklı şehirlerden gelen gençler için İstanbul’da yaşamak, sadece akademik bir süreç değil, aynı zamanda bir hayatta kalma savaşı.


Afyon’da ailesiyle yaşayan üniversite öğrencisi Süleyman K. , İstanbul’da öğrenci evi arama sürecinde karşılaştığı zorlukları ve ekonomik baskıları anlattı.


İstanbul’da öğrencilik: hayal edilen şehir, zor gerçekler


Süleyman, İstanbul’a gelmeden önce şehri sadece gezme amaçlı ziyaret ettiğini, burada yaşamaya başlamanın ise bambaşka bir deneyim olduğunu söylüyor. Özellikle ekonomik koşullar nedeniyle, ev kiralama sürecinde ilk olarak birlikte yaşayabileceği bir ev arkadaşı aramaya başlamış. “Ev kirasını paylaşmak benim için daha ekonomik bir seçenekti. O yüzden önce okuldan ve çevremden güvenilir biriyle ev bulmaya çalıştım. Bu süreç hem zaman aldı hem de büyük bir sorumluluk gerektirdi.”


Ev arkadaşı bulduktan sonra, okuluna yakın ve ulaşım açısından avantajlı bir yer olan Mecidiyeköy’ü tercih ettiğini belirten Süleyman, “Metro, metrobüs ve otobüs bağlantıları sebebiyle burası uygun görünüyordu. Ancak kiralar çok yüksekti. Bütçeme uygun bir ev bulmam uzun sürdü.”


“Sistem ne öğrenciyi ne ev sahibini koruyor”


İstanbul’daki kira piyasasını değerlendiren Süleyman, sistemin hem öğrencileri hem de ev sahiplerini zorladığını söylerken, depozito, komisyon ve ek masrafların öğrenciler için ciddi bir yük oluşturduğunu dile getirdi. “Bu prosedürler ev sahibini de koruyamıyor. Ama en çok zarar gören taraf öğrenciler oluyor. Çünkü gelirimiz sınırlı.”


“Gelir-gider dengesi sürekli bozuluyor”


Geçim durumuna ilişkin, aylık gelir ve giderlerinin dengede olmadığını, neredeyse her ay giderinin gelirini aştığını belirtiyor. Ailesinden aldığı maddi destek dışında düzenli bir geliri olmadığını vurgularken, “Önceliklerime göre harcama yapmaya çalışıyorum. Kira, fatura ve temel gıda ilk sırada. Dışarıda yemek yemekten kaçınıyorum.”


Sosyal hayatta ise, “Sosyallik herkesin hakkı ama artık lüks oldu. Ayda birkaç kez sinema ya da arkadaşlarla buluşmayı ancak part-time işler yaparak karşılayabiliyorum.”


“Çalışmak zorundayım ama okul önceliğim”


Ailesinden aldığı destek bazı zamanlarda yetersiz kaldığında, geçici işler yaparak kendine ek gelir sağladığını belirten Süleyman, okul temposu nedeniyle düzenli bir işte çalışmanın mümkün olmadığını söyledi. “Günlük ya da yarı zamanlı işlerle ayakta kalmaya çalışıyorum. Ama bu da sürekli yapılabilecek bir şey değil.”


“Psikolojik etkiler derinleşiyor, derslerim için değil yaşamım için kaygılanıyorum”


Süleyman'a göre geçim sıkıntısı yalnızca maddi değil, aynı zamanda psikolojik bir yük de taşıyor. Yorgunluk, tükenmişlik ve geleceğe dair umutsuzluk duygularıyla mücadele ettiğini belirterek, “Bir evin olması, karın doyurmak yetmiyor. İnsan psikolojik olarak da iyi hissetmek zorunda. Ekonomik kaygılar yüzünden derslere odaklanamıyorum, çevreme karşı olumsuz bir hal alıyorum, resmen yaşamım için kaygılanıyorum.”


Çözüm önerileri: “Yurtlar yapılmalı, boş oteller değerlendirilmeli”


Barınma sorununun çözümü için öneriler sunan Süleyman, İstanbul’da yükselen AVM ve lüks siteler yerine öğrencilere uygun yurtların inşa edilmesini savunuyor. Ayrıca, kullanılmayan otellerin restore edilerek öğrenci yurtlarına dönüştürülebileceğini belirtti. “Lüks değil, güvenli ve ulaşımı kolay yerler olsun yeter,”. Devletin sadece burs değil, kira yardımı gibi destekler de sunabileceğini ifade etti.

“Bu fikirler şu an ütopik görünebilir ama gençlerin yaşanabilir bir şehirde eğitim alma hakkı olduğunu unutmamalıyız.”

 
 
 

Comments


bottom of page