top of page

Gençler neden tutuklanıyor?

  • ctt
  • 9 Nis
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 10 Haz

İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, Saraçhane’de ve Türkiye’nin birçok yerinde protestolar düzenlenmiştir. Protestolara katılan yüzlerce genç gözaltına alındı ve tutuklandı. Gözaltına alınan ve tutuklanan gençler için Avukat Ömer Mengüloğul'na sorduk.





Gençler ne ile suçlanıyor ?


İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, Saraçhane’de ve Türkiye’nin birçok yerinde protestolar düzenlenmiştir. Bu protestolara katılan gençlere ise genel olarak benzer suçlamalar yöneltilmektedir.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet Kamu görevlisine direnme

Kamu malına zarar verme

Polise mukavemet

Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (TCK 216)

Tüm bu suçlar katalog suç olmamakla beraber yeteri şüphe ve somut deliller var ise tutuklama kararı verilebilir

Ancak uygulamada çoğu zaman barışçıl gösteriler de bu suçlamalarla kriminalize edilmekte, gençlerin demokratik hak kullanımı cezalandırılmaya çalışılmaktadır.



Gençlerin tutuklanmalarını hukuki olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?


Tutuklama, ceza hukukunda istisnai bir tedbirdir. Delil karartma ya da kaçma şüphesi bulunmadan verilen tutuklama kararı hukuki değil, keyfidir.

Barışçıl gösterilere katılan gençlerin, yalnızca düşüncelerini ifade ettikleri için tutuklanmaları hem hukuk devleti ilkesine hem de orantılılık ilkesine aykırıdır.

Yargının, yürütmenin siyasi tavrına göre hareket etmesi sadece adaleti zedelemez; toplumu da yargıya olan inancından uzaklaştırır.




Gençlerin şu anki durumu nedir ?


Gözaltına alınan birçok öğrenci, ifade işlemleri sırasında problemler yaşamıştır. Tutuklanan gençler her ne kadar bir çoğu hukuken reşit olsa da psikolojik olarak çok fazla etkilenmiştir. Bazı öğrencilerin hâkim karşısına çıkarılmadan günlerce gözaltında tutulduğu, kötü muameleye maruz kaldığı yönündeki iddialar ise göz önünde bulunmalıdır.

Aynı zamanda tutuklu bulunan birçok genç, Silivri Cezaevi, yeni adıyla Marmara Kapalı Cezaevi’ndedir. Ne yazık ki cezaevi koşulları oldukça ağırdır; koğuşlar son derece kalabalıktır ve 60-70 kişi aynı koğuşta kalmaktadır.


Tutuklu gençlerimizin birçoğu bu ülkenin geleceğidir. Ancak ne yazık ki bu gerçek göz ardı edilmekte, onların yaşadığı hak ihlalleri yeterince gündeme getirilmemektedir.

Tutuklanan gençlerin bir çoğu hala cezaevindeyken, bir kısmı adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır.

Bu süreçte gençlerin yanında olduk, elimizden gelen her türlü hukuki desteği verdik ve vermeye de devam edeceğiz.



Darp edilmeleri ile ilgili ne yapılabilir?


Darp edilen gençlerin vakit kaybetmeden tam teşekküllü bir devlet hastanesinden darp raporu alması büyük önem taşımaktadır. Ardından savcılığa ve HSK şikâyet dilekçesi sunulmalıdır. Aynı zamanda müdafilerine anında bildirmeleri gerekir

İşkence ve kötü muamele suçlarında zamanaşımı işlememektedir. Bu nedenle süreç, Anayasa Mahkemesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınarak ulusal ve uluslararası düzeyde takip edilebilir.




Gençleri bekleyen cezaevi koşulları ve tehlikeler nelerdir ?


Cezaevi koşulları ne yazık ki hem gençlerimiz hem de aileleri için oldukça zordur. Gençler, alışkın olmadıkları bu ortamda, özellikle kalabalık koğuşlar nedeniyle ciddi psikolojik baskı altındadır.

Geleceği parlak birçok gencimiz, tutuklu olmaları nedeniyle kendilerini hem güvensiz hem de gelecek konusunda kaygılı hissetmektedir.

Aileler için de durum son derece ağırdır. Yıllarca emek verip büyüttükleri evlatlarını görebilmek için her hafta Silivri’ye gidip gelmek zorunda kalmaktadırlar. Çalışan aileler işlerinden izin almakta, bu süreç hem maddi hem de manevi anlamda büyük bir yük oluşturmaktadır.



Yaşanan durum gençlerin eğitim hayatını nasıl etkileyecek ?


Gençlerimizin büyük bir bölümü, Türkiye’nin iyi üniversitelerinde eğitim gören, başarıyla yerleşmiş ve ülkenin aydın yüzünü temsil eden bireylerdir. Ancak içinde bulundukları süreç, hem eğitimlerinden uzak kalmalarına hem de ciddi psikolojik ve travmatik etkiler yaşamalarına yol açmaktadır.

Bu durum, ileride kamu görevlerine atanma, kamuya yerleşme gibi haklarını olumsuz etkileyebilir.


Aynı zamanda bazı gençler için okulunu yarıda bırakma riski doğurabilir. Tüm bu etkiler, sadece bireysel değil, toplumsal olarak da telafisi güç sonuçlar doğurabilir.



Yaşanan süreçleri genel olarak nasıl değerlendirirsiniz, kısaca süreç nereye gidiyor?


Türkiye, demokrasiyi kaybetmemek için büyük bir mücadele vermektedir ve bu sorumluluğun önemli bir kısmı da gençlerin omzundadır. 2017 Anayasa referandumu ile birlikte Türkiye, “başkanlık sistemi” adı altında otoriter bir rejime geçmiştir. Otoriter sistemlerde, yöneticiler göstermelik bir demokrasi ile süreci yönetir. Türkiye’de de uzun süredir yaşanan durum budur.

Ancak son dönemde, iktidarın en güçlü siyasi rakibini tutuklaması ve yüzlerce öğrenci ile genci cezaevine göndermesi, Türkiye’nin otokrasiden diktatörlüğe geçiş sürecine girdiğini göstermektedir. Diktatörlük, kelime anlamıyla “dikte etmek” tir. Ne yazık ki bugün Türkiye’de, bağımsız ve tarafsız yargı olmadan, iktidarın doğrudan yönlendirmesiyle ve dikte etmesi kararlar alınmaktadır.

Türkiye’nin geleceği gençlerin ve bizlerin elindedir. Demokrasi, dünyanın hiçbir yerinde kolay kazanılmamıştır. Bu da bizim sınavımızdır ve sorumluluğumuz büyüktür.



 
 
 

Yorumlar


bottom of page