İstanbul'da öğrenci olmak
- ctt
- 10 Haz
- 3 dakikada okunur
İstanbul’da öğrenci olmak kulağa heyecan verici gelse de, gerçek tablo bundan çok daha karmaşık olabilir. İstanbul Üniversitesi öğrencisi Adem A. ile yaptığımız samimi sohbette, İstanbul’da üniversite okumanın artılarını ve eksilerini kendi deneyimleri üzerinden anlattı.

İstanbul’da öğrenci olmak: statü değil, ekonomik yük
İstanbul Üniversitesi öğrencisi Adem, İstanbul’da üniversite okumanın sosyal statüden çok ekonomik yük anlamına geldiğini belirtiyor.
“Bir İstanbul Üniversitesi öğrencisi olarak İstanbul’da okumanın sosyal statü olamayacağını söyleyebilirim. Ancak özellikle şehir dışından gelmiş öğrenciler için ağır bir ekonomik yük gelebilir.” bu yükün tamamen çözümsüz olmadığını da vurguluyor. “Yine de bu şehrin sana sağladığı imkanlar sayesinde bu yükten kurtulmak zor değil. Lakin diğer şehirler kadar kolay da değil.”
Kozmopolit yapı: zenginlik katıyor, eşitsizlik değişmiyor
İstanbul’un çok kültürlü yapısının öğrencilere katkısını, bu durumun kültürel zenginlik sağladığını düşünüyor.
“Bu kozmopolit yapının kültürel zenginlik katmaması çok zor çünkü ister istemez hiç bilmediğimiz bir sürü kültür ile etkileşim içinde bulunabilirsiniz. Bu da bizde yeni bakış açıları ve vizyonlar katar.”
Sosyal eşitsizlik konusuna ise farklı bir yaklaşımla, “Sosyal eşitsizlik durumu hepimiz tarafından görünse bile bunun kozmopolit yapıyla pek bağlantısı yok. İstanbul kozmopolit bir şehir olmasaydı da sosyal eşitsizlik olmaya devam ederdi.”
Beyazıt Kampüsü tarih sunuyor, sosyallik değil!
Üniversitenin bulunduğu bölge olan Fatih’in kültürel zenginliği dikkat çekerken, sosyalleşme olanaklarının sınırlı olduğunu söyleyen Adem,
“İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu konum, yani Fatih, kültürel zenginliğin nirvanası bir yer. Her yerin eski taş duvarlarla örülmüş olması, yakınında pek çok tarihi ve kültürel yapının da bulunması bu konuda yardımcı.”
Ancak bu zenginliğin sosyal hayatla örtüşmediğini belirtti.
“Sosyalleşme açısından pek bir şey sunamıyor. Sadece sosyalleşebileceğimiz diğer uğrak semtlerin hepsine çok yakın olması bizi rahatlatıyor.”
“Ulaşım kolaylık değil, enerji kaybı”
Adem, İstanbul’daki toplu taşımanın artık kolaylık sağlamadığını ve özellikle sabah saatlerinde büyük bir sorun haline geldiğini ifade etti. “Toplu taşıma artık İstanbul’daki kimse için kolaylık değil. Şehrin haddinden fazla nüfusa ulaşması, mesai saatleri içinde ulaşımı ulaşılamaz bir noktaya çıkarıyor.”
Bu yoğunluk öğrencileri doğrudan etkiliyor.
“Öğrencilerin ders başlangıç saatlerinin mesai başlangıç saatine denk getirilmemesi burada hayati önem taşıyor. Sadece öğrenciler için değil, şehir halkı için de önemli.”
Gece ulaşımının imkanlarının azalması da öğrencileri zorladığını ifade etti.
“Gece vakti ulaşım olanaklarının çoğunun kaldırılması ise öğrencileri geç saatlerde taksilere mahkûm bırakmaktadır. İstanbul gibi bir şehirde Marmaray gece seferi ve gece otobüslerinin bulundurulması bu ulaşım sorununu rahatlatabilir.”
“İndirimler var ama etkisiz, adı indirim”
İstanbul’daki öğrenci indirimlerinin büyük oranda sembolik kaldığını savunan Adem,
“Üniversite öğrencisi olarak kurumsal yerler hariç zaten öğrenci gözüyle bakılmıyor, bu normal ve kanıksanmış. Toplu ulaşım indirimi olmazsa olmazımızdır.” Kültürel alanlardaki indirimlerin ise yeterli olmadığını şu sözlerle ifade etti.
“Sinema, kültür açısından pek göze çarpan indirim yok. Olsa bile normal fiyatla arasında komik farklar gözüküyor.”
Üniversite sosyal olarak yetersiz
Adem, İstanbul Üniversitesi’nin akademik gelişim dışında öğrencilere destek sunmadığını düşünüyor.
“İstanbul Üniversitesi’nin akademi dışı konuda öğrencisine özel ilgi gösterdiğini düşünmüyorum. Akademik olarak iyi bir gelişme sağlamana olanaklar tanısa da sadece bundan ibaret.”
Sosyal etkinliklerin yetersiz olduğunu da vurguladı.
“Okul, öğrencilerin tanışıp sosyalleşip network ağları geliştirmesine yöneltmiyor. Bu konuda her İstanbul Üniversitesi öğrencisi kendi ayağından asılıyor. Üniversitenin sosyal aktiviteler üstünde bir baskısı da söz konusu. Konserlere izin verilmemesi, büyük üniversite festivallerinin olmaması gibi durumlar da oluyor.”
Sürdürülebilirlik, gelirle doğru orantılı
İstanbul’da bir öğrencinin yaşamını sürdürebilmesi için gelir kaynağına ihtiyaç duyduğunu belirtirken,
“Yaşam piramidindeki olmazsa olmaz basamakları barınma, beslenme gibi alanları tamamlamak diğer şehirlere göre daha zor.” İstanbul’da yaşamanın ancak belirli koşullarda mümkün olduğunu,
“Bunun sürdürülebilir olması için ya aile evinde kalmak veyahut çalışarak ya da başka şekilde düzenli bir gelirin olması gerekiyor. Aileler çocuklarını İstanbul’a göndererek ekstra bir külfetin de altına giriyor.” sözleriyle ifade etti.
Tercih aşamasında bu farkın mutlaka dikkate alınması gerektiğini de ekledi.
“İstanbul’un diğer şehirlerle arasındaki gider farkı çok makro düzeyde olmasa da üniversite seçimi esnasında bir kriter olarak gözetilmeli. Durum ve şartlar elverişli ise tercih edilmeli.”
Son Tavsiye: Ne İstediğini Bilmek Gerekir
Adem, İstanbul’da üniversite okumayı düşünen öğrencilere net bir tavsiyede bulundu.
“İstanbul’da öğrenci olmanın bir sürü hali var. Diğer şehirlerde üniversitelerin hayatları birbiriyle yakın olsa da, İstanbul’da her üniversite bambaşka bir yaşam tarzı sunuyor. Bu konuda İstanbul’da ne istediğinizi ararsanız bulabileceğinize eminim. Sadece ne istediğinizden emin olmanız önemli.”

Comentarios